17 Aralık 2012 Pazartesi

Pazar Günkü Buluşmamız

Dün, soğuk bir pazar sabahında hepimizin içini ısıtan bir fikirle, bir direniş merkezine dönüşen açlık grevi çadırının bulunduğu noktada yeni bir direnişi başlatmak için bir araya geldik! Uygulamayı düşündüğümüz alternatif yaşam merkezi ve permakültür deneyimi için daha önceden yine bir keşif gezisinde bulunduğumuz eski Yalıncak Köyü'nün olduğu yere doğru yola koyulduk.

Yepyeni yüzlerle böyle bir proje için buluşmak ne güzel! Yol boyunca hem birbirimizle alternatif yaşam merkezi hakkındaki farklı görüşlerimizi paylaştık, hem de bu projenin dışında kampüs içindeki ekolojiye dair  diğer sorunlardan bahsettik. Fark ettiğimiz bir şey var ki; ekoloji sorununu öncelik haline getiren ancak birbirinden habersiz bir şeyler yapmaya çalışan insanlar var. Örneğin kampüs içinde atıkların ne kadar geri dönüştürüldüğü ile ilgili bir çalışma yapmayı düşünen öğrenciler var. Kampüste bir eko-merkez kurma düşüncesi olan hocalar var. Organik tarım için imkan bulan bir grup var. Ve yine bizim kampüs ve genel olarak ilgilendiğimiz konular var. Tüm bu insanları bir araya getirmenin bir yolu belki de bu Yalıncak'ta yapacağımız proje olabilir. Tabii diğer tüm çalışmalar için de birlikte hareket etmek ve güç birliğini sağlamak zorundayız.

Yalıncak'a yaptığımız bu yürüyüşün en yararlı yönü, bu işe nereden başlayacağımız konusundaki kafa bulanıklığımızın giderilmesi oldu. Ordaki kullanmayı düşündüğümüz yıkık evin tadilatının aslında bizim için daha külfetli ve zor bir iş olacağını gördük. Atıl durumdaki ev betonarme bir yapı, duvarları büyük çatlaklarla dolu ve çatısı kullanılamaz halde. Düşündüğümüz sıfır enerjili yapı fikri için yeterince yalıtım sağlayacak malzemeden yapılmamış. Bu durumda yeni bir yapı için yine aynı bölgede bir arazi kullanacağız. Herhangi bir yapının inşasına başlamak için bahar aylarının sonuna kadar beklememiz gerektiğinden önümüzdeki bu süreçte yapının planlamasını detaylı bir şekilde düşünecek zamanımız var. Buradaki oluşumun tek bir yapıdan ibaret kalmaması ve daha çok insanı buraya çekebileceğimiz düşüncesi ile arazi kullanımını daha sonra yeni yapıların da yerleşebileceği şekilde kullanmak gerektiğinde hemfikiriz. Yeni ev için en uygun doğal yapı malzemesinin saman balyası olacağını konunun uzmanı arkadaşlarımız ayrıntılı şekilde bize anlattı. Çatı için ahşap ve temel için de taş kullanılacak. Saman dışında civardaki eski evlerin kalıntılarından elde edilebilir durumda tüm bunlar. Gerekli alet edevatın temini ve işin maliyet kısmına ise bu aşamda pek değinmedik; ancak başta dediğimiz bütünlüğü sağlarsak bunların da sorun olmayacağı kesin. Enerji ihtiyacının karşılanması için yine rüzgardan, güneşten veya diğer doğal kaynaklardan nasıl yararlanabileceğimizin değerlendirmesini de ilerleyen zamanda yapacağız. Bu işi yapabileceğimize olan inançla hemen o anda bu teknik detaylar üzerinde de kafa yorduk biraz. Eğer başarılı bir şekilde bu işin altından kalkabilirsek, Yalıncak'ta bir alternatif yaşam için her şey hazır olacak. İhtiyaçların çoğunu kendinin sağladığı bir ortak yaşam alanı.

İnşaat süreci Temmuz ayına kalacağına göre, öncesinde ne yapabiliriz peki Yalıncak'ta? Dedik ki, doğal yollarla oluşturacağımız bahçede üretime başlanabilir inşaadan önce. Bu, hem insanların buraya olan ilgisini çekecek, hem de üretimini yaptığımız meyve sebzeden bir şekilde yararlanacağız. Bunun için, yakın zamanda toprağı havalandırmamız gerekiyor. İlk aşamada neler gerekli olacak? Gübre, bahçe makasları, tırmık, kürek, el arabası, insan gücü ve tecrübe. Bunlar halledilemeyecek şeyler değil, ve işe hemen başlayacak olmamız da bunları hızlıca temin etmemiz için gerekli motivasyonu sağlıyor!

Tüm bu düşüncelerimizi, yapmak istediklerimizi, yolda ilerlerken netleştireceğiz. Ancak; en başından beri hepimizin içinde net olan bir şey var, o da sistem karşıtlığı. Bu işe neden giriyoruz, kendimize neyi sorun edindik, bunu biliyoruz. Yaşam tarzlarımızın maddi tatminsizlik üzerine kurulduğu bir ortamdan kurtulup, toprağa yaklaşmak istiyoruz. İnsanlığın geleceğini belirleyecek bir konuda, var olan tüm sorunlara çok büyük etkisi olan ekoloji krizinin sonuçlarıyla değil, bizzat sorunun sebebiyle var olan sistemle mücadele etmek istiyoruz. İnsanlarda bu değişim bilincini yaratmak için bu tür hareketler doğrusuyla yanlışıyla, farklı yöntemleriyle kesinlikle hızlandırılmalı. ODTÜ gibi kampüsü, bulunduğu şehrin en doğal alanı olan bir üniversite böyle bir işe girmek için belki de en doğru yerlerden biri. Belki de asıl şaşırmamız gereken, neden daha önce ekoloji konusunda benzer çalışmaların yapılamadığı. Birlik olarak, bunu başarabileceğimiz aşikar!

Son bir konu olarak konuştuğumuz şey ise, yapının inşasına izin almak için izlenecek yol. İlk adım olarak, projeyi yazıp rektörlüğe sunalım, dedik. Eğer izin alınırsa, ilgilenecilecek herkese her topluluğa tekrar bir çağrı yaparak, inşaaya başlarız. Eğer rektörlük izin başvurumuzda topluluk olma şartı ararsa, Çevre Topluluğu'na bu proje için topluluğun adıyla hareket etme önerisini sunalım, dedik. Topluluğu tamam derse, yine tüm ilgilenenlerin katılımıyla işe başlanılacak. Ancak hayır derse, yeni bir topluluk kurabilir, ya da destek sunacak başka bir topluluk bulma arayışına gidebiliriz. Topluluk olarak yapılan başvuru da rektörlükten onay almamızı sağlamayacaksa, bizim için direniş kaçınılmaz olabilir...